22 Şubat 2014 Cumartesi

Siste Saklanan Hayatlar -1-

Bir sis kaplamıştı sokağı. Hem de öyle bir sisti ki bu bırak başka bir göz görmeyi, içimdeki hisleri bile duyamıyordum. Her şey bir beyaz perdenin içine gömülmüş gibiydi. Gece yarısında sadece sokak lambalarıyla aydınlanan ama buna rağmen çokça zifiri noktası bulunan sokakta ses yoktu. Arada bir ana yoldan geçen motorların yırtık ve tırların ince sesi duyuluyor ancak hiçbirisi sokaktaki kasveti dağıtmaya yetmiyordu. Sokak tüm varlığıyla sise teslim olmuştu ve ruhunu kendi elleriyle veriyordu etrafını saran beyaz meleklere. 


Önümde bir şeyler belirmeye başladı bir anda. Sis öyle çoktu ki ne olduğunu seçebilmem için dibine kadar gitmem gerekiyordu. Neyse ki sesinden anladım, yaşlı bir adam. Sonradan kambur olduğunu fark edeceğim bu ihtiyar, bana seslendi. Dediklerinden bir şey anlamıyor olmama rağmen adamın solgun sesi içime bir umut tohumu bırakıyordu sanki. Kolumdan tuttu ve yürümeye başladı. Karşı çıkamıyordum, garip bir şekilde ihtiyara inanıyordum. Sisin ortasında ne kadar yürüdüğümüzü hatırlamıyorum, en sonunda bir duvar dibine geldik ve ihtiyar oracığa çöktü. Sonra kolumdan çekip beni de oturttu. Ne olacağını merakla bekliyordum. Bir süre sonra ihtiyarın yanımda olduğundan bile şüphe duymaya başlamıştım. Onu göremiyor, arada bir nefesinin sesini duyarak rahatlıyordum. Karanlıkta annesinin elini bırakmayan küçük bir çocuğa dönmüştüm resmen. O an resmen çocuktum. Düşüncelerim, duygularım her şey çocuklaşmıştı. Hem de öyle çocuklaşmıştı ki oracığa oturup ağlayabilirdim. Meraktan yapmadım bunu, neler olacağını merak ediyordum. 

Ne zaman sonra, diğer tarafımdan sesler duymaya başladım. Hiçbir sesi seçemediğim bir uğultu geliyordu sadece. Adım seslerini de duymaya başladım sonra. İhtiyarın nefesinin hızlandığını duyabiliyordum. Ağır ağır geliyordu kalabalık. Birazdan göreceklerimi öyle merak ediyordum ki nefes almadan izliyordum. Yalnız hala bir şey görünmüyordu. Ses giderek yakınlaşıyor ancak hiçbir şey görünmüyordu. Ses iyice yaklaştı, artık karşımızdan geliyordu. Kadın sesleriydi bu, anlayabiliyordum. Çok yakınımdan geldiği halde hiçbir şey görememek delirtiyordu beni. Dayanamadım en sonunda, kalktım. Yürüyecektim, kalabalığın arasına yürüyecek ve orada neler döndüğünü anlayacaktım. İhtiyar tuttu kolumdan, yine çekti beni. Onu ben göremiyordum, kalktığımı nasıl görebilmişti? Merakımı giderememin verdiği buruklukla izlemeye devam ettim. Sesler hiç kesilmiyor ancak görüntü de hiç gelmiyordu. Sis, benden ilk küfrünü yedi o gece. 
Korkmuyor değildim...

...Devam Edecek...

2 yorum:

  1. Bence öykü yazmaya devam etmeli ve buna yoğunlaşmalısın. Bu konuda iyi olduğunu düşünüyorum. Blogunda bundan sonra daha çok öykü görebiliriz umarım. :D Ayrıca devamını büyük bir merakla bekliyorum. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler yorumların için :) Bu serinin devamı gelecek, sonrası muamma :)

      Sil