23 Şubat 2014 Pazar

Siste Saklanan Hayatlar -2-

Korkuyordum, hem de öyle korkuyordum ki kendimde nefes alacak cesareti dahi bulamıyordum. Korku ve merak, içimde kıyasıya yarışan iki duyguydu o an. Bir yandan kalkmak istiyor, kadın seslerinin içine dalmak ve neler olduğunu öğrenmek istiyordum; diğer yandan ise oracıkta gözlerimi kapatıp sabah güneşli bir güne uyanmak istiyordum. Keşke, diyordum kendi kendime. Keşke pencereden sisi görüp de dışarı çıkmasaydım... 


Kadın sesleri hiç kesilmiyor, bir uğultu halinde sisin içinde dağılıyordu. Artık fazlasıyla sıkılmaya başlamıştım bu durumdan Hiç bir şey görememek, çok şey duymak fakat herhangi bir şey anlayamamak canım epey sıkıyordu. İhtiyara baktım, orada oturuyor olmalıydı. Orada olduğunu varsayarak yanaştım ve "Oraya gitmeliyim," dedim. Sesim sanki rüzgarda dans eden yapraklar gibi havaya karışmıştı, ihtiyarın duyduğundan bile emin değildim. Cevap gelmedi. Gidecektim. Ayağa kalktım tekrar ve bu sefer ihtiyarın tekrar çekme ihtimaline karşı daha sağlam durdum. Çekmedi zaten. Seslerin geldiği yere doğru yürümeye başladım. 

Bembeyaz karanlığın ortasındaydım ve her bir tarafımdan sesler geliyor ancak hiçbir sese ulaşamıyordum. Sanki bir kabusun tam ortasındaydım ve karabasan bu sefer sis olarak karşıma çıkmıştı. "Birisi," dedim yüksek sesle. "Birisi bunu açıklayabilir mi?" Sesler bir anda kesilir gibi oldu, sonra uğultu yavaşça eski halini aldı. Tam kimsenin beni dikkate almadığı düşüncesine kapılıp iyice sinirlenecekken kolumda bir el hissettim. Yine ihtiyar zannettim ama bu el daha güçsüzdü sanki, kolumu daha narin tutuyordu. Beni çekmeye başladı. Karşı koymuyordum çünkü irademi tamamen merak duyguma teslim etmiştim. Yürüdük. Beni çeken kişi önde, ben arkada epey bir yürüdük. Sonra gözlerim açılır gibi olmaya başladı. Evet, inanamıyordum, resmen bir şeyler görmeye başlamıştım! Sis dağılmaya başlamış olmalıydı. Biraz daha yürüdükten sonra artık her şeyi rahatça seçebiliyordum. Sis dağıldı diye düşünürken arkama baktım ve geldiğimiz yerin hala sisin içine gömülü olduğunu gördüm. Bununla beraber iyice korkmaya başlamıştım. Beni çekene baktım, bir kadındı. Yıpranmış bir elbisesi vardı üzerinde ve siyah saçları uzundu. Kim olduğunu ve beni nereye götürdüğünü merak ederken bir apartmanın önünde durduk. Kaldırıma oturdu ve eliyle yanına oturmamı işaret etti. Oturdum. Bir şeyler demesini dört gözle bekliyordum. Nihayet konuştu. 
"Ne anlatmamı istersin?"
"Ne olacak; kim olduğunu, sisi, orada ne yaptığınızı..." 
Kadın yüzüme uzunca baktı ve gözlerini yere indirdi. "Anlatmamı istemezsin," dedi usulca ve kafasını hiç kaldırmayarak. "İstiyorum," dedim."Merak ediyorum." Tekrar yüzüme baktı. Peki, anlamında kafasını salladı. 
"Müşteri arıyoruz," dedi günah benden gitti der gibi bir tavrıyla. Öğrenmek istiyordum, konuyu bırakamazdım. 
"Ne müşterisi?"
"Değişiyor."
"Mesela?"
"Mesela... Bir ablamız bakamadığı çocuğunu verecek birini arıyor orada. Başkası da hizmetinde köle gibi çalışacak, karşılığında sadece karnını doyurmasını istediği birini. Öyle..." 
"Peki ya sen?"
"Boş ver beni," dedi başını tekrar eğerek. Öyle şeyler söylemişti ki içimdeki merak hepten azmıştı. Artık her şeyi öğrenmek istiyor, tüm o kadınların ne istediğini ve neden sise gömüldüklerini bilmek istiyordum. Kararlıydım, öğrenecektim. 

"Seni, diğerlerini tanımak istiyorum. Nasıl yaşadığını, ne iş yaptığını, neden o sisin içinde olduğunu bilmek istiyorum. Anlıyor musun?"
"Bence evine gidip tüm bu duyduklarını ve gördüklerini unutmalısın. Her insanın sahip olduğu normal hayatına devam etmelisin."
"Hayır, bu saatten sonra bunu yapamam. Bir şeyler öğrenmeden bırakamam seni." 
"Burada konuşmayalım," dedi gözlerime bakarak ve önünde oturduğumuz apartmandan içeri girdi. Üç kat çıktık. Merdivenler çok eskiydi, duvarlarsa dökülüyordu. Sonuncu kattaki bir dairenin kapısını açtı ve içeri girdi, beni bekleyip kapıyı kapattı. İçerisi de apartman gibiydi neredeyse, dökülüyordu. Salon olduğunu tahmin ettiğim büyük odada iki kadın oturuyor ve televizyon izliyordu. Delici bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum. Önümdeki kadın beni onlardan kaçırırcasına çekti ve bir odaya girdik. Bir yatak ve çalışma masasına benzer bir masanın olduğu odada ikimiz de ayakta dikildik. Bana bakıyordu. Garip bir şekilde bana bakıyor ve sanki düşüncelerimi okumak istercesine gözlerini gözlerimden ayırmıyordu. Nihayet bakmayı bıraktı ve yatağa oturdu. Ben de yanına oturdum. Bir şeyler anlatmasını bekliyordum. Gerek kendi gerekse diğerleri hakkında bir şeyler anlatmasını istiyordum.
Meraktan kadının güzelliğini dahi fark edememiştim...
...Devam Edecek...

2 yorum:

  1. Hep en heyecanlı kısımda kesiveriyorsun! :) Daha önce bu kadar merak ederek okuduğum bir hikaye varsa sanırım yalnızca polisiye olmalı. Çok çok çok büyük bir merakla bekliyorum. Devamının nasıl olacağı hakkında en ufak bir fikrim yok. İyi gidiyorsun! :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de büyük bir merakla bekliyorum devamını :) Bakalım kaç yayın daha gelecek, hiç belli olmaz, ben de planlamadım daha onu. Ama teşekkür ediyorum, merak iyidir :)

      Sil