24 Şubat 2014 Pazartesi

Siste Saklanan Hayatlar -3-

Kadının yüzü gerçekten güzeldi, bunu o an fark etmiştim. Ancak bu güzellik saf, temiz güzellikten değildi. Yüzünde farklı bir çekicilik vardı, hatları kusursuza yakındı. Onu incelediğimi anladı o an, gözlerini kaçırmaya başladı. Hala bekliyordum, bir açıklama için sabırsızlanıyordum. 


"Seni dinliyorum."
Uzun bir iç çektikten sonra: 
"Biz hayatın kuytu köşelerinde yaşamda kalma mücadelesi veren talihsiz insanlarız. Biliyorum, belki bu sözler sana çok klişe gelecektir ama bu klişeleri söyleyenlerden inan daha çaresiziz. O sisin içinde bir çıkar yol arıyoruz aklı sapmış kişilerden. Sence başka bir yolumuz olsa bunu yapar mıydık? O içeride gördüğün kadınlara kirayı veremezsem evsiz kalacağım mesela, bunun için de müşteri bulmam lazım. Çaresiziz, hayatın bodrum katında yaşıyoruz. Anlıyor musun?"

Gözleri dolmuştu kadının. Gözlerinden anlayabiliyordum çok acılar çektiğini. Kim bilir neler yaşamış, hayatta kalabilmek için hangi yollara başvurmuştu... Dinlemek istiyordum, hepsini dinlemeye hazırdım. 

"Sana yardım edebilirim. Sana gerçekten yardım edebilirim. Ama kim olduğunu, ne iş yapığını ve neler yaşadığını anlatmanı istiyorum. Seni merak ediyorum, çok merak ediyorum."

Korku dolu gözlerle yüzüme baktı. Anlatmamak için  bir çıkar yol aradığı belliydi. Telaşla konuşmaya başladı.

"Dinlemek istemezsin. Sana yemin ederim ki dinlemek istemezsin. Mideni bulandırırım, benden nefret edersin hatta hayattan bile soğuyabilirsin. İnan ki dinlemek istemezsin."
"İstiyorum. Tüm ayrıntılarıyla, yaşadığın her şeyi dinlemek istiyorum. Lütfen baştan anlat. Lütfen..."
Omuz silkti. Ayağa kalktı ve masasından sigarasını aldı. Dumanı uzun uzun çekti içine. Konuşmaya başladı:

"Peki, sen istedin anlatıyorum. Otuz üç yaşındayım. Her şey üniversiteyi kazanıp buraya gelmemle başladı. Eskiden ailemin yanında huzur dolu bir yaşamım vardı. Yoksulluğu ilk onların yanında tatsam da mutluydum. Bunu o zamanlar anlayamamış olsam da şimdi anlıyorum. Neyse... Buraya geldim, güç bela bitirdim okulu. Geri, yani ailemin yanına dönemezdim çünkü onlar kendilerine bile zor yetiyorlardı, bir de ben yük olamazdım onlara. Hem burada hazır iş de bulmuştum, kaçıramazdım. Bir süre bir lokantanın mutfağında çalıştım. Sonra çıkarıldım oradan, ortada kaldım. İki arkadaşımla beraber evde kalıyordum. İki-üç ay kadar kira ödeyemedim. Sonra daha fazla idare etmek istemediler tabi doğal olarak, evden de şutlandım. Artık tamamen ortadaydım, resmen sokakta kalmıştım. Ailemin yanına dönecek kadar bile param yoktu, bırak bir yere yerleşmeyi... Sırtımda çantamla sokakta yaşamaya başladım. Hayatımın en sefil günleriydi... Hatırlamak bile istemiyorum. Üç hafta boyunca banyoya giremediğimi bilirim, iğrençtim. İş arıyor fakat bulamıyordum. Haklılardı tabi, o haldeki birisini kim ne yapsın... Sokakta olup bitenleri o zamanlar öğrendim işte. Geceleri sokaklar Wall Street gibi olur, ticaretin alası orada döner. Sen çıkıp gezdiğinde hiçbir şey fark etmezsin, gayet gelişmiş bir şehirde, it kopuk olmadan dolanıyorum zannedersin ancak işin öyle değildir. Sokakla bütünleşince anlıyorsun bunu. En tenha köşelerde müthiş pazarlıklar döner, aklına ne geliyorsa hepsinin üzerine pazarlık yapılır. Sabahları dönmediği kadar geceleri döner para sokakta. Ben de bunları yavaş yavaş keşfediyor ve istemsizce bu olaylara dahil olmaya başlıyordum. Bir adamın beni evini adam etmem için çağırması ve çok para vermesiyle başladı her şey. Gittim, evi iki günde gece gündüz çalışarak adam ettim. Çok para verdi. Sonra birkaç gün daha o evde kalırsam daha çok para vereceğini söyledi, kabul ettim. En sonunda aklına gelen teklifi yaptı, daha önce bir arada göremediğim kadar para koydu önüme. Bu bana hayatım boyunca yeter, diye düşünüyordum. Hem bir seferlik, ne olabilirdi ki? Kabul ettim ve sabaha karşı evden zengin bir kadın olarak çıktım. İnsan rahata çabuk alışıyormuş ya, ben de alıştım. Hayatım boyunca yeter dediğim para, rahat yaşamın ve kumarın yüzünden bir senede tükendi. Yine ortada kalmıştım işte, sokaklar yine beni içine çekiyordu. Bu sefer daha önce tecrübemin olduğunu söyleyerek çok para vermediler. Kabul etmek zorundaydım, anlıyor musun? Başka çarem yoktu çünkü sokakta çürüyordum! Hayatımın uzun bir dönemi böyle geçti. Sonra içerideki kadınlar beni buldu ve kiranın yarısını ödeyeceğimi söylediler. Tabi onların istediği işi yapmam karşılığında... Yine kabul ettim çaresizlikten, en azından sokakta kalmayacaktım. Şimdiyse yarı kira parasını dahi çıkaramıyorum. Böyle geçti hayatım, sokaklardaki kuytu köşelerde, banklarda, tanımadığım adamların evinde..."

Ağlamaya başladı. Tüm konuşma boyunca tuttuğu gözyaşlarını sonunda bıraktı. Hıçkırıklara boğulmuştu bir anda, sarsılıyordu. Kolumu omzuna attım ve başını omzuma yasladım, zaten bitmek üzere olan sigarasını aldım elinden. Yaslanınca daha fazla ağlamaya başladı. Durduramıyordu kendisini. Epey vakit sonra hıçkırıkları dindi. Yüzünü yıkayıp geldi ve tekrar yatağa oturdu. Kötü gözüküyordu. 
"Gel biraz hava alalım. İster misin?" dedim. Sanki böyle bir soruyu yıllardır duymamış gibi yüzüme baktı. Hıçkırıksız iki damla yaş daha süzüldü yanaklarından. Cevabını beklemeden elinden tutup kaldırdım. Delici bakışlardan geçip aşağı indik. Nispeten serindi hava, iyi gelirdi. Daha öğrenmek istediğim çok şey vardı. 

Yürümeye başladık tenha gibi görünen ama kadının anlattığına göre gündüzden daha yoğun olan sokakta. Artçı hıçkırıkları hala sürüyordu... 

...Devam Edecek... 
Öykü dördüncü yayınıyla bitecektir.

2 yorum:

  1. Öykünde sis perdesi yavaş yavaş aralanıyor, merakla bekliyoruz. :)

    YanıtlaSil