9 Mart 2014 Pazar

Şiir Hüznü -Akşam-

Şiirin etkisini sabaha ve geceye göre değerlendirdik. Şimdi sıra akşamda. Belki de insanı en çok etkileyebileceği zaman diliminde...



Hava yavaş yavaş altın rengini kaybeder, bir gümüş gibi kararmaya başlar. Bazen içiniz de kararır havayla birlikte, sabahki neşenizi kaybedersiniz. Belki dışarı çıkıp dolaşmak gelir içinizden, belki de yatıp uyumak... İşte o anda en isabetli kararı şiir okumakla verirsiniz. Günün en uygun vaktidir belki de akşam imgeleri hissedebilmek için. Bilirsiniz, küçükken kötü ruhların karanlıkta dolaştığını sanır ve ondan korkardık. Belki kötü ruhlar değil ama imgeler loş havayı sever. Havaya yükselir ve parçalar kendini, görünmeyen bir toz olana kadar sürekli ufalanır ve nihayet görünmez olur. Artık havaya karışmıştır imgeler, her nefeste onları hissedersiniz. Havadan yavaşça yok olana kadar hissedersiniz...

Şiir loşluktan başka şeyleri de sever, mesela yalnızlığı. Bulunduğunuz yerde başka birisi varsa o kadar rahat davranamaz ve çekingenlikten havada bir kalıp gibi durur, ufalanmaz. Size özeldir o, imgeler onları okuyan gözlere göre kodlanmıştır ve odada başka göz sezdiği anda keyfi kaçar, keyif vermez. Loşluk, iki göz ve şiir... Bu üçü birbirlerine muhtaçtır.

Velhasılıkelam, şiir her yerde okunabilse ve hatta okurunu etkileyebilse de onun özel bir yeri ve zamanı vardır. Hissedilmek ister öncelikle ve insan her yerde aynı şekilde hissedemez. Bu yüzden yalnız olduğu bir zaman bulmalı insan, bir de havayı loş tutmalı. Işıklardan kaçmamalı imgeler, sizinle dost olmalı...
Dost olmalı imgeler, dost olmalı...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder