Kolay değil modernizmin çarklarında pas tutmuş yüreklere bir şeyler anlatabilmek. Onu duygulandırabilmek, yumuşatabilmek ve daha duyarlı hale getirebilmek. İşte sanat bunun için vardır. Ruha seslenmek, onu hissettirebilmek için. Edebiyat, müzik olmasa duygularımız bu kadar taze kalır mıydı? Bu kadar insan olabilir miydik?
Aynıdır her sanat dalının amacı, insanda estetik zevkler uyandırırken onun ruhuna seslenebilme... İşte bu amaç doğrultusunda yapılan müzikler, yazılan şiirler, romanlar, yapılan resimler bizi biz yapanlarımızdır. Hissetmeyi unutmamamızı ve duygularımızın sınırlarını zorlamamızı sağlayanlarımızdır. Bu dünyadan soğumama nedenimiz, çoğu insanca davranışımızın kaynağıdır. İşte bu yüzden ki sanat önemlidir ve tarihin her döneminde de önemi önemli kişiler tarafından kavranmıştır.
Edebiyat ise bu işi gören araçlardan biridir. Heyecanı, aşkı, nefreti, vicdanı kelimelerle anlatan ve bazen bir kurgunun üzerine kuyumcu titizliğiyle işleyen sanattır. Kelimelerden bir ahenk oluşturup sunan edebiyat, ılık bir pamuk yumuşaklığıyla hissettirir ruhumuzu. "Ben varım!" dedirtir insana, "ruhum da var..." sonucuna vardırır.
Bu kadar önemli, insanı insan yapan değerleri hatırlatan, duygularımızı taze tutan ve dünyayı daha yaşanabilir bir hale getiren sanat dalının bazı kirli amaçlara kurban gitmesi ne kadar acı... İnsanı temizleyen bir suyun kirletilmesi ne kadar insanca? Kar topunun içine taş koymak gibi, edebiyat gibi temiz bir alanı kullanarak kirli emelleri ortaya dökmek ve bunun idrak edilmeyeceğini sanmak.
Nice temiz edebiyatlardan, nice temiz insanlara...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder