Hüzün rüzgarının sonuna geldik nihayetinde. Esmiyor artık bu rüzgar. Fazla ilgiden dolayı verdim bu kararı. Gerçekten korktum yazıların gördüğü ilgiden...
Neyse, ben okuyan, en azından bir şekilde zaman ayıran herkese teşekkür ediyorum. Güzel bir anı olarak kalacak Bâd-ı Hüzün, nam-ı diğer Hüzün Rüzgarı...
Yalnız sıkılır da "Es Haydar, es!" derseniz karışmam, anlaşalım...
Selametle...
Bâd-ı Hüzün, Hüzün Rüzgarı
BİRAZ UMUT, BİRAZ SEVGİ. AMA ÇOKÇA HÜZÜN...
15 Ocak 2015 Perşembe
5 Ocak 2015 Pazartesi
Bir Şairi Anlamak
Zordur bir şairin hayatını anlatmak. Anlatırsınız ama yaşatamazsınız duygularını. Ne kadar anlatırsanız anlatın, onun bir dizesi bile daha iyi anlatır onu. Adına kitaplar da yazsanız o bir dizesinin yerini tutamazsınız. Hem açıklamaya gerek yoktur şairleri. Onlar kendilerini zaten açıklamışlardır istedikleri gibi. Ben de açıklamayacağım, merak etmeyin. Sevdirmeye çalışmak mı? Ne haddime! Birazcık bahsedeceğim sadece, hepsi bu.
Etiketler:
Bir Şairi Anlamak,
Bir Şairin Hayatı,
En Güzel Şiirler,
Güzel Dizeler,
Şairler,
Şairleri Anlamak,
Şiir Yorumları
25 Ekim 2014 Cumartesi
Bir İzmir Masalı - 2
Etiketler:
Bir İzmir Masalı,
İzmir,
İzmir Hüznü,
İzmir Masalı,
İzmir Sokakları,
İzmir'de Hayat,
Özlenir İzmir
10 Eylül 2014 Çarşamba
Bir İzmir Masalı
Bir İzmir masalı bu, mutlu başlayıp mutlu biten bir İzmir masalı...
Kışı da, yazı da nemli bir şehir... Soğuğundaki rüzgarı da yakar teni, sıcağındaki güneşi de... Yalnız baharları istediğiniz vakitte rahat rahat dolaştırır sokaklarında. Rüzgarı da okşar baharları, güneşi de... Velhasılı havasını bilmelisiniz İzmir'in, tanımalısınız onu başka bir beden tanır gibi. Çünkü tanımayanın canını yakar İzmir.
Etiketler:
Bad-ı Hüzün,
Bir İzmir Masalı,
İzmir,
İzmir Hüznü,
İzmir Masalı,
İzmir Sokakları,
İzmir'de Hayat
22 Ağustos 2014 Cuma
Yalnızlık Madalyonu ve İki Yüzü
Kimi yalnızlıklar gece gibi iner ömürlere. Karartır gündüzü ve mutsuzluk saçar her kuytuya. Alışılmadık olduğu için üşütür, hayattan soğutur. Böyle bir hayatın hayat olmadığını düşündürür. Bir zaman sonra öyle çekilmez bir hal alır ki gördüğünüz her titrek ışığa güneş muamelesi yaptıracak kadar çaresiz bırakır. Soğursunuz... Giderek soğursunuz hayattan.
Etiketler:
Bad-ı Hüzün,
hüzün,
Karanlık Hayat,
Monotonlar,
Renksiz Hayat,
Sahte Duygular,
Sahte Hayatlar,
yalnızlık,
Yalnızlık Madalyonu Ve İki Yüzü,
Yalnızlık Madalyonunun İki Yüzü
26 Mayıs 2014 Pazartesi
Yüreklere Sesleniş
Kolay değil modernizmin çarklarında pas tutmuş yüreklere bir şeyler anlatabilmek. Onu duygulandırabilmek, yumuşatabilmek ve daha duyarlı hale getirebilmek. İşte sanat bunun için vardır. Ruha seslenmek, onu hissettirebilmek için. Edebiyat, müzik olmasa duygularımız bu kadar taze kalır mıydı? Bu kadar insan olabilir miydik?
Etiketler:
Duygular,
Edebiyat,
Saflık,
Sanatın İşlevi,
Temiz Edebiyat,
Temiz Sanat,
Temizlik,
Yüreğe Seslenebilmek
10 Mart 2014 Pazartesi
Gitme!
Sustu ve arkasını dönüp yürümeye başladı. Kursağında koca bir yumruk peyda olmuş, gitmek bilmiyordu. Sanki o olmasa konuşacak, hem de öyle bir konuşacak ki saatlerce nefessiz anlatacak, en sonunda yorgun düşüp sarılacaktı, sadece sarılacak... Halbuki konuşamadı, sadece dinledi, belli belirsiz gülümsedi ve başını sallayıp uzaklaşmaya başladı. Neden en gerekli yerlerde konuşamazdı ki insan? Neden susup kalırdı öylece, biriken kelimeler boyunu aşarken? Neden?
Etiketler:
Bad-ı Hüzün,
Gitme! Kısa öykü,
Konuşamamak
9 Mart 2014 Pazar
Şiir Hüznü -Akşam-
Şiirin etkisini sabaha ve geceye göre değerlendirdik. Şimdi sıra akşamda. Belki de insanı en çok etkileyebileceği zaman diliminde...
6 Mart 2014 Perşembe
Ne Kadar Yaşıyoruz?
Hayatla kurduğumuz bağ ne kadar güçlü? Hayatın ne kadar içinde veya dışındayız? En önemlisi de ne kadar yaşıyoruz?
Etiketler:
Farkındalık,
Hayat Sınırları,
Ne kadar yaşıyoruz,
Yaşam Sınırları
1 Mart 2014 Cumartesi
Şiir Hüznü -Sabah, Gece-
Şiir Hüznü koydum adını. Bazı şiirleri her okuyuşumdaki içimi kaplayan o hisse bu adı verdim. İmgeler getiriyor hüznü, bize sunuyor. Biz de her okuyuşumuzda biraz daha kullanıyoruz onu. Ama farklı zamanlarda ve farklı şekillerde...
Mesela serin bir sabah, balkonda yeni bir günle tanışırken birkaç dize geliverir aklınıza. İçinizden tekrarlayıp durursunuz. Her tekrarlayışınızda biraz daha içinize işlediğini hissedersiniz. Bunda havanın serin olmasının da etkisi vardır tabi... Onun etkisi gün boyunca devam eder. Tam bir "hüzünlü" havası vermez ama içinizde bir hüzün kırıntısı tüm gün dolanır. Gülerken hissettirir kendini, ya da tek başınıza kaldığınızda... Güne mutluluk veren bir hüzünle başlamak için ideal yöntem, serin havada şiir...
Diğer bir vakit ise, gecedir. Bu zaman dilimi duygularımızın en baskın ve mantığımızın da en çekinik olduğu dönemdir. Bunun içindir ki en ufak bir şeyle duygulanabiliriz. Şiirlerse ufak değil, duygulanmak için "kocaman" şeylerdir. Bu yüzden okuduğunuz güzel bir şiir sizi her şeyinizle etkisi altına alabilir. Belki o daha önce de bahsettiğimiz "yastığa" gömülüp şiirin verdiği hissi güzel bir çikolata yiyormuşçasına yavaş yavaş, tadını çıkara çıkara yaşarsınız. Belki yatakta kıvranır, duygularınızın sizi tamamiyle ele geçirmesine izin verir ve düşünmeden hareket eder, yalnızca içinizden geçenleri yaparsınız. Bir şiirle bile yorgun düşebilirsiniz. Zaten günün yorgunluğunu taşıyorken bir de şiirin verdiği yorgunluğu taşıyamaz bedeniniz. İşte en güzel kısım da şimdi başlar:
Güzel bir şiirden sonra uyumak...
26 Şubat 2014 Çarşamba
Bir Özgürlük Hayali
Diyorum ki bazen; alsam çantayı, binsem bisiklete, dağ bayır dolaşsam, günlerce eve uğramasam... Hatta fikir kafama öyle bir yatıyor ki hemen hayaller kurmaya başlıyorum. Bana hayal kurduran şey ise özgürlük!
Etiketler:
Bisiklet,
Bisiklet Özgürlüktür,
Özgür Bisiklet,
Özgürlük,
Özgürlük ve Hüzün,
Özgürlük ve Umut
25 Şubat 2014 Salı
Siste Saklanan Hayatlar -4- -SON-
Ben hala kadının dediklerinin etkisindeydim. Böyle şeyleri sadece film ya da dizilerde görebileceğimi zanneder, abartıyorlar derdim. Ancak kadının anlattığına göre hayat çok daha fazlasını barındırıyormuş. Sokaklar göründüklerinden çok daha derinlermiş. Sormak için soru arıyordum. Sahi, daha ismini öğrenmemiştim:
"İsmini söylemedin sanırım, ben de sormadım."
Yüzüme hiç bakmadan cevap verdi:
"Bir insanı tanımak için isim ne kadar gerekli olabilir ki?"
"İsmini söylemedin sanırım, ben de sormadım."
Yüzüme hiç bakmadan cevap verdi:
"Bir insanı tanımak için isim ne kadar gerekli olabilir ki?"
Etiketler:
Bad-ı Hüzün,
Sis,
Sis ve Sokak,
Siste Saklanan Hayatlar
24 Şubat 2014 Pazartesi
Siste Saklanan Hayatlar -3-
Kadının yüzü gerçekten güzeldi, bunu o an fark etmiştim. Ancak bu güzellik saf, temiz güzellikten değildi. Yüzünde farklı bir çekicilik vardı, hatları kusursuza yakındı. Onu incelediğimi anladı o an, gözlerini kaçırmaya başladı. Hala bekliyordum, bir açıklama için sabırsızlanıyordum.
Etiketler:
Bad-ı Hüzün,
Sis,
Sis ve Sokak,
Siste Saklanan Hayatlar
23 Şubat 2014 Pazar
Siste Saklanan Hayatlar -2-
Korkuyordum, hem de öyle korkuyordum ki kendimde nefes alacak cesareti dahi bulamıyordum. Korku ve merak, içimde kıyasıya yarışan iki duyguydu o an. Bir yandan kalkmak istiyor, kadın seslerinin içine dalmak ve neler olduğunu öğrenmek istiyordum; diğer yandan ise oracıkta gözlerimi kapatıp sabah güneşli bir güne uyanmak istiyordum. Keşke, diyordum kendi kendime. Keşke pencereden sisi görüp de dışarı çıkmasaydım...
22 Şubat 2014 Cumartesi
Siste Saklanan Hayatlar -1-
Bir sis kaplamıştı sokağı. Hem de öyle bir sisti ki bu bırak başka bir göz görmeyi, içimdeki hisleri bile duyamıyordum. Her şey bir beyaz perdenin içine gömülmüş gibiydi. Gece yarısında sadece sokak lambalarıyla aydınlanan ama buna rağmen çokça zifiri noktası bulunan sokakta ses yoktu. Arada bir ana yoldan geçen motorların yırtık ve tırların ince sesi duyuluyor ancak hiçbirisi sokaktaki kasveti dağıtmaya yetmiyordu. Sokak tüm varlığıyla sise teslim olmuştu ve ruhunu kendi elleriyle veriyordu etrafını saran beyaz meleklere.
Etiketler:
Bad-ı Hüzün,
Sis,
Sis ve Sokak,
Siste Saklanan Hayatlar
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)